Gandhi'ye göre"Bhavad Gita"

Son dönemlerde yogaya ve felsefesine duyduğum ilgi aşikar. Konuyla ilgili karşıma çıkan kitapları bir bir yalayıp yutuyorum. aşağıdaki resimde de gördüğünüz gibi neredeyse bütün sayfalara bir post-it yapıştırmışım okurken.
Kitap'tan bir alıntı ile önce bilmeyenler için Bhavad Gita nedir onu açıklayayım;
"Tanrının Türküsü" anlamına gelen Bhavad Gita, dünyadaki en büyük kutsal kitaplardan biridir. Savaşçı Arcuna'nın ilah Krishna ile savaş meydanında yaptığı sohbetlerin hikayesi, Hinduizm'in evrensel değer taşıyan felsefesini ve hikmetini içerir.
Bhavad Gita'nın ilk mısraları insanın aklını karıştırabilir (evet öyle oldu), zira Şri Krişna ile Arcuna arasındaki sohbet, aslında bir savaş muhabiri tarafından aktarılıyormuş gibi Sancaya tarafından aktarılmaktadır. (sonrasında bu karmaşa düzeliyor ve kendinizi metnin akışına kaptırıyorsunuz. Umutsuzluğa kapılmayın diye not düşmek isterim.)
Mahatma Gandhi, kendi yaptığı Bhavad Gita tercümesi ve tefsirini, 1926 yılında 9 ay boyunca sürdürdüğü manevi sohbetlerde, müritlerine aktarmıştır.

Kitabın içeriğinde Bhavad Gita'nın bütün maddeleri altında Gandhi'nin yorumları ile birlikte verilmiştir.

Kitaptan işaretlediğim bazı bölümleri paylaşmak istiyorum:

Mutluluğu için dış şartlara bağlı olan herhangi bir kimse, aslında mutlu olmayı istemediğini açıkça ortaya koymuş olur. En sonunda o kimse mutsuz olur. Mutluluk ile ıstırap, her ikisini de Sabarmati nehrine atmalıyız. Hem mutluluğu hem ıstırabı geride bırakan şahıs yoga'yı başarmış olur. Yoga, ıstırabın mevcut olmaması, hiçbir vakit kendini bedbaht hissetmemek demektir.....Sahip olmama halinin anlamı budur işte. Bu bilinci geliştirip de kendini bir çiçek gibi hisseden şahısta bir yogi'dir işte.

Ne var ki, bedenin rahatı için bazı şeylere sahip olmaksızın yaşayabilen herhangi biri var mıdır? Yapmamız gereken şey, bedenin asgari ihtiyaçlarını temin edip, o ihtiyaçları çoğaltmaya çalışmamaktır. Bedeni ihtiyaçları çoğaltmayı sürdürdüğümüz takdirde, sonsuza kadar doğumdan ölüme ve ölümden doğuma göçer bir halde olacağız (burada Karma* inancına baklam lazım). Sarığımız yerinde olduğu sürece onu kullanabiliriz, ama onun yerine bir yenisini satın almamalıyız. Benzer şekilde bedenin bakımını yapabiliriz, ama sırf onun asgari ihtiyaçlarını temin etmek maksadıyla yapmalıyız bunu. O vakit tekrar tekrar doğup ölmek zorunda kalmayız. 

Sohbetler sırasında başına gelen bir olaydan yola çıkarak anlatıyor Gandhi:

Arzularla doluyum. İşte bu yüzden, heyecanlandığımda sesim doğal olarak yükseliyor. Eğer her arzuyu kendimden bertaraf etmeyi başarmış olsaydım, şimdi yaptığım kadar işi yapabilecek, aynı zamanda sesim her daim aynı tonda kalacaktı. Böyle bir hale erişmek için can atıyorum.

Bir vazifeden çaresizlik içerisinde kaçtığım takdirde, biri beni dinlemiyor diye tedirgin olduğum yahut sesimi yükselttiğim takdirde etrafımda karma zincirleri örüyorum demektir.




Gandhi'ye göre Bhavad Gita
Çeviri: Michale Nagler-Josh Strohmeier
TR Çeviri: Vecihi Karadoğan-Seda Çiftçi
Kaknüs Yayınları




*Karma: Karma kelimesi Sanskritçe Kri kökünden gelmektedir. Kri sözcüğü “faaliyet” demektir. BöyleceKarma kelimesi “faaliyet”, “eylem”, “hareket”, “edim” veya “aksiyon” anlamına gelmektedir.Karma kelimesinin isim olarak tam şekilde söylenişi Karman’dır.

Daha geniş felsefi bakış açısından Karma sözcüğü “etkiyi izleyen tepki” anlamında kullanılmaktadır. Veda edebiyatında Karma kelimesi 'evrensel eylem yasasını' ifade etmek için kullanılan bir sözcüktür. Evrensel eylem yasası kısaca bu şekilde açıklanabilir, insanın her eylemi bir etki yaratmakta ve bu etkinin ardından bir tepki gelmektedir.
Evrensel eylem yasası çok iyi bilinen “ne ekersin, onu biçersin” sözüyle ifade edilmektedir. İnsan ne verirse, onu geri alır. Karma yasası “almak için ver” prensibini de içermektedir.

Karma yükünden kurtulmak için birey Yoga yolunda eylemlerini beklentisiz ve eylemlerin getirdiği meyvelere bağlanmadan icra etmelidir. Bu iki prensibe göre hareket etmek hiç de kolay değildir. İnsan her zaman yaptığı işinden bir şeyler bekler. Aksi takdirde, neden hareket etsin ki? Beklediği sonuçları aldığında da onlara bağlanır. Böylece birey yaptığı eylemlerin sonuçlarına katlanmak zorundadır. Genelde insanlar dünyevi zevkler için hareket eder ve çoğu zaman ıstırapla karşılaşır, çünkü eylemlerin sonuçlarını her zaman kestirmek kolay değildir. İnsan olumlu bir eylem sonucu zevk alabilir ama sonuçlara bağlanırsa bir gün onları kaybettiğinde ıstırap çekebilir. İnsan olumsuz eylemleri neticesinde neşelenebilir de, ancak acı verici tepkiler kaçınılmazdır. Bu etki-tepki zincirinden kurtulmak için eylemler beklentisizce icra edilmeli ve bunların meyvelerine bağlanılmamalıdır.


0 comments:

Post a Comment